Ana içeriğe atla

Koruyucu melekler ve var olmalarının hikmeti

Soru


Okuduğum bir şiirde şöyle bir ifade geçmekteydi: Ey Allah’ım! Bize şah damarından daha yakın olduğun halde neden melekler omuzlarımızda her şeyi kaydederler?

Bu konuda alimlerin görüşü nedir?

Cevap metni

Allah’a hamd olsun,

Ademoğlunun yaptığı her hayır ve şerri gözetleyen ve kaydeden melekler bulunmaktadır. Bu iki nitelik her iki meleğin de vasıflarıdır. Sağ tarafta bulunan melek gözetleyici olduğu gibi kaydeder. Aynı şekilde sol tarafta ki melek kaydettiği gibi gözetleme görevini yerine getirir.  Yüce Allah şöyle buyurdu:

“Andolsun, insanı Biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şahdamarından daha yakınız. Hatırla ki, (onun) sağında ve solunda oturan iki kaydedici (melek) kaydeder. İnsanın ağzından çıkan her söz ve işlediği ameller, kesinlikle, yanında kendisine gözcülük eden ve hazır bulunan zabıt kâtibi melek tarafından, kayda geçirilir.” (kaf/16-18)

Yüce Allah hikmet sahibi ve adildir. Kullarıyla yumuşak davranan ve her şeyden haberdar olandır. Adaletinin kemali gereği kulları üzerine farklı şahitler kılmaktır. Şüphesiz yüce Allah şahitlerin en büyüğüdür. “….Muhakkak ki Allah her şeye şahittir” Hac/17

Yüce Allah melekleri şahit kıldığı gibi insanı kendi nefsine şahit kılmıştır:

Yüce Allah şöyle buyurdu: “İffetli ve (haklarında uydurulan kötülüklerden) habersiz mü’min kadınlara zina isnat edenler, gerçekten dünya ve ahirette lânetlenmişlerdir. İşlemiş oldukları günahtan dolayı dillerinin, ellerinin ve ayaklarının kendi aleyhlerine şahitlik edecekleri günde onlara çok büyük bir azap vardır. O günde ki kendi dilleri, elleri ve ayakları, yaptıkları şeylere dair kendilerinin aleyhinde tanıklık eder.” (Nur/23-25)

Başka bir ayette şöyle dedi:

Allah'ın düşmanlarının bir araya getirilip-toplanacakları gün, işte onlar, ateşe bölükler halinde dağıtılırlar. Nihayet cehenneme vardıklarında, kulakları, gözleri ve derileri, yapmış oldukları işler hakkında, kendileri aleyhine şahitlik ederler. Onlar derilerine, “Niçin aleyhimize şâhitlik ettiniz?” derler. Derileri de der ki; “Bizi her şeyi konuşturan Allah konuşturdu. İlk defa sizi O yaratmıştı ve yine yalnızca O’na döndürülüyorsunuz. Siz, gözleriniz, kulaklarınız ve derilerinizin aleyhinize şahidlik edeceğinden korkarak kötü iş işlemekten çekinmiyordunuz. Hayır; Allah'ın, yaptıklarınızın çoğunu bilmediğini sanıyordunuz. Rabbiniz hakkında beslediğiniz zan var ya, işte sizi o mahvetti ve ziyana uğrayanlardan oldunuz.

Şimdi eğer dayanabilirlerse, artık cehennem onların yeridir! Eğer Allah’ın rızasını kazandıracak amelleri işlemeye izin isteseler, onlara izin verilmez.” (Fussilet/19-24)

Enes bin Malik Radiyallahu anhu’dan rivayet edildiğine göre şöyle dedi: Bir gün Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem’in yanında bulunduğumuz bir günde güldü, bize neden güldüğümü biliyor musunuz? Diye sordu. Biz de Allah ve Rasulu bilir diye cevap verdik. Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vesellem: yüce Allah ile kulu arasında geçen diyalogdan dolayı güldüm. Kul Rabbine: Ey Rabbim beni zulümden korudun mu ? yüce Allah: Evet der. Kul: ben nefsime sadece kendimden şahit kabul ederim. Yüce Allah: Bu gün şahit olarak senin nefsin yeterlidir. Ayrıca katipler sana şahit olarak yeterlidir. Daha sonra kulun ağzı mühürlenir ve uzuvlarına konuş denir. Uzuvlar, yaptıkları amelleri anlatırlar. Daha sonra insanın konuşmasına izin verilir. Uzuvlarına: yazıklar olsun size! Ben sizi korumaya çalışıyordum. (Muslim 2969)

El vezir ibn Hubeyra Rahimehullah şöyle dedi:

Bu hadiste yüce Allah adaletini göstermiştir. Şahitleri konuşturup insanın onları yalanlamasına müsaade etmemiştir. Bilakis yüce insanın inkar ettiği eylemleri o eylemleri yapan uzuvları konuşturmuştur. Böylece şahitler temize çıkmış ve yalanlamaya maruz kalmamıştır.

Sonuç olarak yüce Allah adaletle hükmeder. Yüce Allah kulu hakkında sadece bildikleriyle hükmetmiyor. Bilakis bilgisiyle birlikte kullarının amellerini kayda geçer ve melekleri şahit tutar, yaptıkları hayır ve şerleri defterlere yazdırır. Bu defterleri kıyamet gününler onlara teslim eder. Melekleri şahit tutar böylece kimsenin Allah’a karşı bahanesi kalmaz.

Yüce Allah şöyle buyurdu:

“İnsanlar kabul edip Allah'ın çağrısına uyduktan sonra onların inanmasını engellemek için Allah hakkında batıl yollarla tartışanlara gelince, onların gösterdikleri düşmanlık ve tüm itirazları Rableri katında geçersizdir ve boştur ve onlar gazaba uğrarlar ve şiddetli azaba çarptırılırlar.” Şura/16

Daha detaylı bilgi için: : (148026)، (147161) ve (98673) nolu sorularının cevaplarına bakınız.

En iyisini Allah bilir.

Kaynak: İslam Soru-Cevap Sitesi

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Eşlerin aile içi sırları ifşa etmeleri ve bu konudaki kriterler

Allah’a hamd olsun, Şüphesiz eşler arasında olan cinsel ilişkinin sırlarını ifşa etmek, yasaklanmıştır. Zira Ebu Said el Hudri Radiyallahu anhu’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah Sallallahu aleyhi vesellem şöyle demiştir: “Kıyamet gününde Allah katında insanların en şerlisi; eşi ile birlikte yaşadığı cinsel ilişkiyi ifşa edendir” Muslim/1437                          İmam Nevevi Rahimehullah şöyle dedi: Bu hadisten anlaşıldığına göre; insanın kendi eşiyle meydana gelen cinsel ilişkiyi, ilişki detaylarını, eşler arasında meydana gelen eylem, söz vb. davranışları ifşa etmek caiz değildir. Muslim sahihi şerhi 9/10 Ancak konu hakkında şer’i bir hükmü açıklamak, eşler arasında ki tartışmayı sonlandırmak vb. amaçlar için açıklamak caizdir. Bununla birlikle söz konusu eylemi ima ederek açıklamak mümkünse daha evladır. Detaya girmeden genelleme ve umumi...

Tebük Seferinden Geri Kalanlar:

Tebük Seferinden Geri Kalanlar: Hz. Peygamber (s.a.) Medine'ye girince, ilk önce Mescide gidip orada iki rekât namaz kıldı. Sonra herkesle beraber oturdu. Tebük seferine gitme yip geri kalan seksen küsur kişi Rasûlullah'a (s.a.) gelip mazeretlerini arzet - meye ve özürlerini yemin ederek teyide başladılar. Rasûlullah (s.a.)» onların dış görünüşlerine bakarak özürlerini kabul etti, kendileri için istiğfarda bu-lunup kalplerindeki gerçek durumlarını Allah'a havale etti. O sırada Kâ'b b. Mâlik, Allah Rasûlü'ne (s.a.) geldi. Selâm ve rince Rasûlullah (s.a.) kızgın bir şekilde tebessüm edip: "Buraya gel!" dedi. Kâ'b şöyle anlatıyor: Gittim, önüne oturdum. Bana dedi ki: "Niçin geri kaldın?. Sen beni desteklemek üzere Aka be'de bîat etmemiş miydin?*' "Evet. Allah'a yemin olsun ki ben, şu anda senden başka kimin yanına otursam ileri süreceğim mazeretlerle onu ikna edip gazabından kurtulacağımı zannederim. Çünkü münakaşa etmeyi bilir...

Yüzlerce Kitap Ve Makale Oku İndir

Yüzlerce txt formatında Kitap ve makale indir Yüzlerce pdf formatında Kitap ve makale indir Chm formatında Kitap ve makale indir Hadis kitapları oku indir Arapça ders notları oku indir Epub formatında kitap ve makale oku indir