Ana içeriğe atla

Yemin kefareti nedir?



Allah’a hamd olsun.

Yemin kefaretini Allah Teâlâ şöyle açıklamıştır: ‘Allah, boş bulunarak ettiğiniz yeminlerden sizi sorumlu tutmaz. Ama bile bile yaptığınız yeminlerden sizi sorumlu tutar. Bu durumda yeminin kefareti, ailenize yedirdiğinizin orta hâllisinden on yoksulu doyurmak yahut onları giydirmek ya da bir köle azat etmektir. Kim (bu imkânı) bulamazsa, onun kefareti üç gün oruç tutmaktır. İşte yemin ettiğiniz vakit yeminlerinizin kefareti budur. Yeminlerinizi tutun. Allah, size âyetlerini işte böyle açıklıyor ki şükredesiniz.’[1]

 Yeminini bozan kişi, kefaret hususunda şu üç şey arasında tercih hakkına sahiptir:

1-    Kişi, ailesine yedirdiği orta hâllisinden on yoksulu doyurması; her yoksula yarım sa’ ülke de genel olarak yenilen (pilav v.b.) yemekten verir. Yarım sa’ yaklaşık olarak bir buçuk kiloya karşılık gelmektedir. Eğer bir ülkede pilav yemeği denilirken pilavın yanında ek olarak bir şey kast ediliyorsa yemin eden kişinin bu on yoksula aynı zamanda bu ek yemekten de yedirmesi gerekir. Ancak bu kimse on yoksulu öğle ve ya akşam yemeğinde doyurması da yeterli olur.

2-    On yoksulu giydirmek; her yoksul kendine uygun bir şekilde giydirilir. Adama gömlek ve ya alt-üst bir elbise, kadın için de uzun bol elbise ve başörtüsü.

3-    Mümin bir köle azat etmektir.

Bunları yapmaya gücü yetmeyen kimse üç gün art arda oruç tutar.

Âlimlerin büyük çoğunluğu bu kimsenin yemin kefaretini para olarak ödemesi caiz değildir der.

İbn Kudame Rahimahullah şöyle demiştir: ‘ Yemin kefaretinde on yoksulu doyurma ve ya giydirmenin ne kadar tutacağını hesaplayıp para olarak ödemesi caiz değildir. Çünkü Allah Teâlâ yeminin kefareti olarak yoksulu doyurmak olarak belirlemiştir, başka şekilde caiz olmaz. Ayrıca Allah Teâlâ bu mesele ile ilgili olarak insanı üç tercih arasında serbest bırakmıştır. Bu üç şey dışında bir şey ile kefaret caiz olsaydı, yemin kefareti bu üç tercih ile sınırlandırılmazdı…’[2]

Şeyh İbn Bazz Rahimahullah: ‘Kur’an’da ve sünnette de geldiği gibi yeminin kefareti para vererek değil de yoksulu doyurarak yapılmalıdır. O ülke de genel olarak yenilen yemekten (hurma ve ya buğday vb.) yarım sa’ vermektir. Yarım sa’ yaklaşık olarak bir buçuk kiloya karşılık gelmektedir. Ancak bu kimse on yoksulu öğle veya akşam yemeğinde doyurması ya da namaz kılması caiz olabilecek bir elbise giydirmesi de yeterli olur. Bu da cübbe ve ya alt-üst bir elbisedir.[3]

Şeyh İbn Useymin şöyle demiştir: ‘Doyuracak, giydirecek ve azad edecek kimse bulamayan kimse üç gün art arda oruç tutar.’[4]

Allah en iyisini bilir.

 

1 Maide/ 89.

2 El-Muğenni li İbn El Kudame 11/256

3 Fetava İslamiyye 3/481

4 Fetava Menaru’l İslam 3/557

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Eşlerin aile içi sırları ifşa etmeleri ve bu konudaki kriterler

Allah’a hamd olsun, Şüphesiz eşler arasında olan cinsel ilişkinin sırlarını ifşa etmek, yasaklanmıştır. Zira Ebu Said el Hudri Radiyallahu anhu’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah Sallallahu aleyhi vesellem şöyle demiştir: “Kıyamet gününde Allah katında insanların en şerlisi; eşi ile birlikte yaşadığı cinsel ilişkiyi ifşa edendir” Muslim/1437                          İmam Nevevi Rahimehullah şöyle dedi: Bu hadisten anlaşıldığına göre; insanın kendi eşiyle meydana gelen cinsel ilişkiyi, ilişki detaylarını, eşler arasında meydana gelen eylem, söz vb. davranışları ifşa etmek caiz değildir. Muslim sahihi şerhi 9/10 Ancak konu hakkında şer’i bir hükmü açıklamak, eşler arasında ki tartışmayı sonlandırmak vb. amaçlar için açıklamak caizdir. Bununla birlikle söz konusu eylemi ima ederek açıklamak mümkünse daha evladır. Detaya girmeden genelleme ve umumi...

Tebük Seferinden Geri Kalanlar:

Tebük Seferinden Geri Kalanlar: Hz. Peygamber (s.a.) Medine'ye girince, ilk önce Mescide gidip orada iki rekât namaz kıldı. Sonra herkesle beraber oturdu. Tebük seferine gitme yip geri kalan seksen küsur kişi Rasûlullah'a (s.a.) gelip mazeretlerini arzet - meye ve özürlerini yemin ederek teyide başladılar. Rasûlullah (s.a.)» onların dış görünüşlerine bakarak özürlerini kabul etti, kendileri için istiğfarda bu-lunup kalplerindeki gerçek durumlarını Allah'a havale etti. O sırada Kâ'b b. Mâlik, Allah Rasûlü'ne (s.a.) geldi. Selâm ve rince Rasûlullah (s.a.) kızgın bir şekilde tebessüm edip: "Buraya gel!" dedi. Kâ'b şöyle anlatıyor: Gittim, önüne oturdum. Bana dedi ki: "Niçin geri kaldın?. Sen beni desteklemek üzere Aka be'de bîat etmemiş miydin?*' "Evet. Allah'a yemin olsun ki ben, şu anda senden başka kimin yanına otursam ileri süreceğim mazeretlerle onu ikna edip gazabından kurtulacağımı zannederim. Çünkü münakaşa etmeyi bilir...

Yüzlerce Kitap Ve Makale Oku İndir

Yüzlerce txt formatında Kitap ve makale indir Yüzlerce pdf formatında Kitap ve makale indir Chm formatında Kitap ve makale indir Hadis kitapları oku indir Arapça ders notları oku indir Epub formatında kitap ve makale oku indir