Ana içeriğe atla

Hastalıklar, kalp ve beden hastalıkları olarak ikiye ayrılır


Hastalıklar, kalp ve beden hastalıkları olarak ikiye ayrılır ki her ikisine de Kur'an'da işaret edilmektedir. 

Kalbî hastalıklar, Kur'an'da da belirtildiği gibi; 1) Şüphe ve Şek, 2) şehvet ve 

azgınlık olarak ikiye ayrılırlar. Cenab-ı Hak, şüphe ile ilgili kalp has talığına şöyle işaret etmektedir: "Kalplerinde hastalık vardır. Allah da onla rın hastalığını arttırmıştır. " Bakara, 2/10

"Kalblerinde hastalık bulunanlarla kâfirler; Allah bu on dokuz cehennem zebanisini misal olarak vermekle neyi kasdet- miştir? dediler."  Müddessir, 74/31

Yine Cenâb-ı Hak, Kur'an ve sünnetin hakemliğine davet edilip de, diretip yüz çeviren kişi hakkında şöyle buyuruyor: "Onlar, ara larında hükmetmesi için, Allah'ın Rasûlü'ne davet edildikleri vakit, bakarsın ki bir fırkası hemen yüz çevirip dönücüdürler. Eğer hak kendilerinin le hinde ise itaatla koşa koşa ona gelirler. Kalblerinde bir hastalık mı var bunların? Yoksa (onun 

hak peygamberliğinden) şüphe mi ettiler? Yahut Allah'ın ve Rasûlü'nün kendilerine haksızlık edeceğinden mi korkuyorlar? \Iayır! Asıl zalimler (haksızlar) kendileridir." Nûr, 24/48-49

İşte bu da şek ve şüphe hastalığı nın Kur'an'daki 

misâlidir. 

Kalbî hastalıkların ikinci türü olan şehevî hastalıklar hakkında Cenâb-ı Hak şöyle buyurmaktadır^ "Ey Peygamber kadınları! Siz diğer kadınlardan, herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer Allah'tan korkuyorsanız, size yabancı olan erkeklerle kırıtarak konuşmayın. Zira kalbinde hastalık bulunanların şehva nî arzularına maruz kalırsınız." Ahzâb, 33/32

Bedenî hastalıklar hakkında Cenâb-ı Hak: "Köre güçlük yoktur, topala güçlük yoktur, hastaya güçlük yoktur. " Nûr, 24/61 buyurmuş ve Kur'an'm azametini anlayacak ve anlayanı da başka her türlü kaynağa müracaattan müstağni kılacak şekilde hac, oruç ve abdest âyetlerinde ince bir sırla bu hastalıklar dan bahsetmiştir. 

 Bedenî hastalıkların tedavisinde {tıbbu'l-beden) üç esas bulunmaktadır; 1) Hıfzısıhha (hastalıklardan korunma), 2) Perhiz, 3) Zararlı maddelerin dışarı atılması. Cenâb-ı Hak bu üç temel esasa da hac, oruç ve abdest âyetle rinde değinmiştir. 

"İçinizden hasta olan veya yolculukta bulunan, tutamadığı günlerin sayısınca diğer günlerde tutar."  Bakara, 2/184 Duyurulmaktadır. 

Bu durumda hasta olan kişiye hastalık mazeretiyle; yolcuya da sıhhatinin, gücünün ko runması {hıfzısıhha) sebebiyle Ramazan ayında oruç tutmamalarına müsaa de edilmiştir. Çünkü seferde daha fazla hareketli olunduğundan, oruçluluk rahat ve fazla harekete müsait değildir. Gıdasızlık da insanın gücünü azaltır ve zayıf düşürür. İşte bundan dolayı Cenâb-ı Hak yolcuya, kendisini zaafa düşürecek şeylerden korunması için Ramazanda oruç tutmamasına izin ver miştir. 

Hac âyetinde ise:

"İçinizden hasta olan, ya da başından bir rahatsızlığı bulunan, bundan ötürü tıraş olmak zorunda kalan kimsenin fidye olarak ya oruç tutması, ya sadaka vermesi ya da kurban kesmesi gerekir..."  Bakara, 2/169 buyurmuştur. 

Böylece hasta olan ve başında bit, kaşıntı vb. gibi eziyet veren şeyler olan kişiye; saç diplerinde tıkanması sebebiyle, başta eziyet meydana getiren pis (ter) buharlarının dışarı atılması için başını tıraş etmesine müsaade edilmiştir. İhramlı olan kişi bu durumda başını tıraş ettiğinde, saç diplerinde bulunan ter delikleri açılır ve tıkanmış (olan deliklerden) terler rahatça dışarı çıkar. 

Dışarı atılması gereken diğer maddeler de buna kıyas edilirler. Hapsedilip, tıkalı kalması insana eziyet veren şeyler on tanedir: 1 - Kan fazlalaşması, 2- Meninin çoğalması, 3- Sidik, 4- Dışkı, 5- Yellenme, 6- Kusuntu, 7- Aksırma, 8- Uyuma, 9- Açlık, 10- Susuzluk. İşte bu on şeyin dışarı verilmeyip tutulması halinde, her biri kendi cinsinde bir tür hastalığın meydana gelmesine sebep olur. 

Cenâb-ı Hak bu on şeyin en düşüğü olanına işaret etmiştir ki, o da başta tıkanmış olan deliklerden buharların (ter) dışarı atılmasıdır. Diğerleri buna kıyas edilebilir. Nitekim Kur'anî üslûpta da esas olan; en düşüğü zikredile rek en üsttekine ikaz ve işaret edilmesidir. 

Perhize gelince; Cenâb-ı Hak abdest âyetinde: "Eğer hasta veya yolcu lukta iseniz, yahut biriniz ayak yolundan gelmişse veya kadınlara yaklaşmış -sanız ve bu durumlarda su bulamamışsanız, tertemiz bir toprağa teyemmüm edin..." Nisa, 4/43. buyurmuştur.

 Burada Cenâb-ı Hak hasta olan kişiye, bedenine eziyet verecek olan şeylerden korunması için su ile abdest alma yerine toprakla teyemmüm etmesini emretmiştir. Bu, kişiye hem içerden, hem de dışardan eziyet verici herşeyden kendisini koruması (hımye, perhiz) gerektiğine bir tenbihtir. 

Zadu-l mead kitabından alıntıdır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Eşlerin aile içi sırları ifşa etmeleri ve bu konudaki kriterler

Allah’a hamd olsun, Şüphesiz eşler arasında olan cinsel ilişkinin sırlarını ifşa etmek, yasaklanmıştır. Zira Ebu Said el Hudri Radiyallahu anhu’dan rivayet edildiğine göre Rasulullah Sallallahu aleyhi vesellem şöyle demiştir: “Kıyamet gününde Allah katında insanların en şerlisi; eşi ile birlikte yaşadığı cinsel ilişkiyi ifşa edendir” Muslim/1437                          İmam Nevevi Rahimehullah şöyle dedi: Bu hadisten anlaşıldığına göre; insanın kendi eşiyle meydana gelen cinsel ilişkiyi, ilişki detaylarını, eşler arasında meydana gelen eylem, söz vb. davranışları ifşa etmek caiz değildir. Muslim sahihi şerhi 9/10 Ancak konu hakkında şer’i bir hükmü açıklamak, eşler arasında ki tartışmayı sonlandırmak vb. amaçlar için açıklamak caizdir. Bununla birlikle söz konusu eylemi ima ederek açıklamak mümkünse daha evladır. Detaya girmeden genelleme ve umumi...

Tebük Seferinden Geri Kalanlar:

Tebük Seferinden Geri Kalanlar: Hz. Peygamber (s.a.) Medine'ye girince, ilk önce Mescide gidip orada iki rekât namaz kıldı. Sonra herkesle beraber oturdu. Tebük seferine gitme yip geri kalan seksen küsur kişi Rasûlullah'a (s.a.) gelip mazeretlerini arzet - meye ve özürlerini yemin ederek teyide başladılar. Rasûlullah (s.a.)» onların dış görünüşlerine bakarak özürlerini kabul etti, kendileri için istiğfarda bu-lunup kalplerindeki gerçek durumlarını Allah'a havale etti. O sırada Kâ'b b. Mâlik, Allah Rasûlü'ne (s.a.) geldi. Selâm ve rince Rasûlullah (s.a.) kızgın bir şekilde tebessüm edip: "Buraya gel!" dedi. Kâ'b şöyle anlatıyor: Gittim, önüne oturdum. Bana dedi ki: "Niçin geri kaldın?. Sen beni desteklemek üzere Aka be'de bîat etmemiş miydin?*' "Evet. Allah'a yemin olsun ki ben, şu anda senden başka kimin yanına otursam ileri süreceğim mazeretlerle onu ikna edip gazabından kurtulacağımı zannederim. Çünkü münakaşa etmeyi bilir...

Yüzlerce Kitap Ve Makale Oku İndir

Yüzlerce txt formatında Kitap ve makale indir Yüzlerce pdf formatında Kitap ve makale indir Chm formatında Kitap ve makale indir Hadis kitapları oku indir Arapça ders notları oku indir Epub formatında kitap ve makale oku indir