RECEB AYININ FAZİLETİ, ONDA TUTULAN ORUÇ VE KILINAN NAMAZIN FAZİLETİ HAKKINDA
1. Receb ayına mahsus olup da kılınması gereken herhangi bir namaz yoktur. Receb ayının ilk Cuma gecesinde kılınmasından söz edilen Reğaib Namazı yalan ve batıldır, sahih değildir. Mütehhirun alimlerden ve hafızlardan Ebu İsmail el-Ensari, Ebu Bekr es-Sem'ani, Ebu'l-Fadl b. Nasır, Ebu-Ferec el-Cevzi bunu dile getiren kimselerdendir.” [İbn Receb, Letaifu'l-Mearif Filka Verede Ii Mevasimi'l-Âmi Minel-Vezaif. s.130-131]
2. İbnu'n Nehhas (rh.a) Receb ayındaki namazlarla ilgili olarak şunları söylüyor: “Bu ihdas ettikleri bidatlardan bir diğeri de, Receb'in ilk Perşembe gecesi, “Reğaib Namazı” adıyla ma'ruf olan namazdır. Bu namaz hakkında varid olan hadis, muhaddislerin ittifakıyla “Mevzu” dur. Yine bu gecelerde işlenen bid'atlardan bazıları şöyledir: Bu gecelerde Şam'da ve çevresinde birçok renkli “Kandiller”le evler süslenir. Bunu adet edinmek ve kaçınılmaz sanmak bid'attır. Bu kandilleri de genellikle evlerin ön sundurmalarına asarlar. Sonra da kadınlar ve çocuklar evlerinde oturup bunları seyrederler. Bunu sokaklardan geçen insanlar görüp seyrettikçe, onlar da bu yaptıklarıyla övünürler. Hele özellikle bazı başıboş insanların bu gecelerde yaptıkları masraflar haddini aşar. Bunun hepsi bid'attır ve Seyyidu'l-Murselin'in (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Sünnetine aykırıdır.” [İbnu'n-Nehhas, Tenbıhu'l-Ğafilin An A'mali'l-Cahili;, s. 496/497.]
3. Çağdaş İslam alimlerinden Yusuf el Kardavi Recep ayı ile ilgili şunları söyler: “Receb, Allah'ın ayıdır” diye başlayan hadis münker ve çok zayıf bir hadistir. Hatta alimlerin çoğu ona “Mevzu” demişlerdir. Yani Allah Rasulü (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) adına uydurulmuştur. Dini ve ilmi yönden herhangi bir kıymeti yoktur. AIimlere düşen insanları sakındırmak için bu yalan ve uydurulmuş hadislerden insanları haberdar etmektir.” [Fetava Muasıra; s. 384-385]
4. İbn Receb el-Hanbeli ‘Letaifu'l-Mearif Fiyma Li Mevasimil'l-Ami Mine'l-Vezaif’ adlı kitabında;
“Receb ayında kılınması gereken özel bir namazla ilgili kesinlikle sahih bir hadis yoktur. Özellikle Receb'in ilk Cuma gecesi kılınan Reğaib namazı yalan ve batıldır.” [el-Leknevi, el-Asar el-Merfua Fi'l-Ahbari'l-Mevdua; s. 69]
5. İmam en-Nevevi (rh.a) Şerhu'l-Muhezzeb'de Receb'in ilk Cuma gecesi kılınan oniki rekatlık namaz ile Şa'ban'ın yarısında kılınan yüz rekatlık namazın sünnet olmayıp iki çirkin ve korkunç bid'at olduğunu zikreder. Devamında da “Sakın onun, Ebu Talip el-Mekki'nin, Kûtu'l-Kulub ve el-Gazali'nin el-İhyasında olması veya hakkında iki hadis rivayet edilmesi seni aldatmasın. Çünkü bunların hepsi batıldır. Hakeza yine bu ikisi hakkında bazı imamların onu övmek için yazdıkları ve verdikleri hükümler de seni şaşırtmasın. Bunun hakkında İz b. Abdisselam iki namazın hükmünü iptal edici olan güzel bir kitap yazmıştır.” der. [el-Leknevi, el-Asar el-Merfua Fi'l-Ahbari'l-Mevdua; s. 70]
6. es-Semhudi der ki: “Reğaib, Miraç ve Beraat (Şa'ban'ın onbeşinci gecesi) namazı, iman namazı, haftanın her gününün ve Aşure gecesinin namazı ile ilgili hadisler sahih değildir.” [Nuruddin Ebu'l-Hasen es-Semhudi, el-Gummazu Ale'l Lummaz. Fi'I -Mevduati'l Meşhurat; 325]
7. İbnu's-Salah'a sorulan bir fetvada Reğaib Namazının bid'at olup olmadığı sorusuna şu cevabı verir: “Bu gece hakkındaki hadis mevzudur. O namaz Hicri 400. yıldan sonra ortaya çıkmış bir bid'attır. Şam'da ortaya çıkıp sonra diğer beldelere yayıldı.” [el-Leknevi, el-Asar el-Merfua Fil-Ahbari'l-Mevdua: s. 71 (İbnu'l -Hac el-Medhal: c: 2, s. 291)]
8. İbnu'l-Hâc el-Mâliki-el Fasi ise: “Şeriatta olmadığı halde insanların Receb'e nisbet ederek onun ilk gecesinde veya ilk Cuma'sında namaz kılarak işledikleri ve bunu camilerde toplanıp cemaatla namaz kılmaları nedeniyle, bu bid'ata o gecede kadın ve erkeklerin bir araya gelmesi gibi haram olan birçok bid'at daha eklenmiştir.” [el-Leknevi, el-Asarel-Merfua Fi'l-Ahbari'l-Mevdua: s.73]
9. Endülüslü fakih Ebu Bekir el-Fiheri et-Turtuşi (rh.a) insanların “Reğaib Namazı” için bir araya gelip toplanmalarını en şiddetli şekilde inkâr etmiştir; “Bu namaz bidatır. Yeni ortaya çıkmıştır” derdi.
10. Aliyyu'l-Kari (rh.a) der ki: “Reğaib Gecesi” namazı ve Receb'in ilk Cuma gecesi namazı hakkındaki haberler ve benzerlerinin hepsi yalandır. Bu hadisi uyduran da İbn Cuhdum'dur. “Receb'in ilk Cumasından gafil olmayınız. O öyle bir gecedir ki, melekler o geceyi “Leyle-i Reğaib” olarak adlandırırlar....” Bu hadis tamamen yalandır.
11. el-Leknevi (rh.a) Tasavvuf ileri gelenlerinin kitaplarında Reğaib ve Beraat namazlarıyla ilgili hadislerin zikredilmesi hakkında söyle der: “Ğunyetü'l-Talib'in ve sufilerin diğer kitaplarında zikredilmesinin herhangi bir önemi yoktur. Bu konuda itibar edilecek olan, hadisin subûtü için hadis alimlerinin rivayet ve şehadetleridir, kişilerin keşifleri değildir. Muhaddislerin bu konuda şiddetli davranmaları gerçekten çok yerindedir. Çünkü onlar baktılar ki bu namaz havas ve avam herkes arasında Allah Rasulü'nden (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) rivayeti sabit olduğu zannıyla yayılmakta, onlar da bu namazlar hakkında açıklamada bulunup bu konudaki hadislerin uydurma ve çok çirkin olduğunu söylemeyi kendilerine görev bildiler. Eğer bunu yapmasalardı, avam bir tarafa havasın çoğu bile muhterem tasavvuf ehli kimselerin kitaplarında bu namazın zikri geçtiği için buna aldanacaklardı.” [el-Leknevi. el-Asar el-Merfua Fi'l.Aiıbari'l-Mevdua, s: 76]
12. İbn Abbas (r.a.) Müslümanları uyarmak için şöyle diyordu. “Her geçen yıl insanlar bir bid'at ihdas ediyorlar ve bir Sünnet öldürürler. Öyle olur ki bir gün gelir bid'atlar yaşar, sünnetler ölür.” [Diyauddin el-Makdisi, İttibau's-Sünen ve İctinabu'l-Bid'a: s: 24]
13. İbnu Receb el-Hanbeli hadisleri şerh ederken şöyle der: “Bid'at ihdas edenin cezası asi olanın cezasından ağırdır. Çünkü bid'atçı Allah'a iftira etmiş ve Allah'ın Rasulü'nün (s.a.v.) Sünnet'ine hevasından ötürü aykırı davranmıştır.” [el-Hikem el Cediretu Bi'l-İzaati, s. 31/33]
14. “Ömer (r.a) Receb orucu tutanları iftar ederken gördüğünde ellerine vurur ve ellerini yemekten kaldırmalarına engel olur ve “Receb ne oluyor ki. Receb cahilliyede de saygınlık duyulan bir aydı. İslam gelince terk edildi.” Derdi. Bir rivayette o ayda oruç tutmanın Sünnet olmadığı söylenmiştir. Ebu Bekir (r.a), ailesini Receb orucunu tutmak için hazırlık yaptıklarını görünce onlara: “Recebi Ramazan mı yaptınız? derdi.” [Ebu Şame el-Baisu Ala inkar il-Bidai Ve'l-Havadis; s.72]
Receb ayında özel olarak kılınması gereken bir namaz hakkında herhangi bir hadis veya haber yoktur. Receb'in ilk Cuma gecesi olan “Reğaib Gecesi” ile ilgili bize gelen hadislerin hepsi yalan, batıl veya mevzudur. Bu (ayda kılınan) bazı özel namazlar alimlerin cumhurunca bid'attır.
Bu namazın bid'at olduğunu zikredenler arasında son zamanların alimlerinden Hafız Ebu İsmail el-Ensari, Ebu Bekir es-Semmani, Ebu'l-Fadl b. Nasır, Ebu'I-Ferec İbnul-Cevzi ve diğerleri zikredilebilir. Daha önceki alimler bunu zikretmediler. Çünkü bu ayları bayram edinme adeti onların zamanında yoktu. Bunun ilk ortaya çıkması Hicri 400 yıllarıdır. O nedenle önceki alimler bu namazı bilmiyorlardı ve bundan ötürü de hakkında konuşmadılar.
Müslümanların kurtuluşu, dini kaynağından öğrenip yaşamaktadır. Bu da ancak Kitap ve Sünnet'ten öğrenilebilir. Hayatlarında Kitap ve Sünnet olmayan veya onsuz yaşayanlar şüphelere, şirke, dalalet ve bid'atlara açıktırlar. İnsanın hayatına Kur'an ve Sünnet hükmetmezse, bid'atlar onların hayatlarına yön verir. İslam beldelerinin bugün içinde bulunduğu acı durumun nedeni, Müslüman olduğunu söyleyen insanların Rablerinin Kitabı’ndaki hidayeti tanımamaları ve Rasullerinin Sünnetinden uzaklaşmalarıdır.
Kitap ve Sünnet üzere itikad edip, amel ve hayatını buna göre kurmayan bir Müslüman topluluk elbette sonunda hüsrana uğrar. Receb ve Şa'ban aylarındaki ibadet, dua ve benzeri amellerden birçoğunun bid'at dairesine girmesinin gerçek nedeni, bunun Kur'an ve Sünnet'te olmayışındandır. Bazı Müslümanların sadece zanlarının ürünü olarak ileri sürdükleri ameller, sonunda İslam akidesinin anlaşılmasını güçleştiriyor ve insanları halis dinden uzaklaştırıyor.
Öyleyse; yeniden ve gerçek anlamda Selefi Salihin'in itikadi anlayışıyla Kur'an ve Sünnete dönmeli, akidemizin ve inancımızın temellerini bunun üzerine kurmalıyız. Yüzyıllarca sürekli bilerek ve bilmeyerek bid'atlar, hurafeler bulaştırılan bilinç ve inancın kurtarılması için, Rabbimizin Kitabı’nı ve Rasulü’nün (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Sünneti'ni çok iyi öğrenmek zorundayız. Zira dünya ve ahiret hayatımızın kurtuluşu buna bağlıdır. Ne yazık ki Müslüman olduğunu söyleyen yüzmilyonlarca insanın en az bildikleri şey Kur'an ve Sünnet'tir.
*Mehmet Emin Akın, Kandil Geceleri ve Bin Yıllık Bir Yanılgı isimli eserinden alıntıdır.
Cengiz Elibol
Yorumlar
Yorum Gönder