Tevhid ve Akidenin Tanımı
Tevhid sözlükte herhangi bir şeyi “bir kılmak” anlamına gelen “VAHHADE” fiilinden türemiştir. Terim anlamı ise “Allah-u Teâlâ’nın ibadetle birlenmesi” demektir.
Akide ise “A-K-D” kökünden alınmıştır. Bu kök birlikte bulunma/ayrılmama ve te’kîd anlamları etrafında döner. lpe düğüm atma bu kökten alınmıştır, yani ipi birbirine bağlamayı ifade eder.
Buna göre akide, dinle ilgili işlerde kişinin kalben bağlandığı, din olarak benimsediği, kesinlikle kabul ettiği şeydir.
Terim anlamı ile de Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe, kadere, hayır ve şerrin Allah’tan geldiğine inanmaktır. Bunlar imanın altı rüknü yani şartıdır. Bunlara ve bunlarla beraber kesin olarak inanılması gereken itikadi meselelere de şüpheye düşmeden inanmak gerekmektedir.
Doğru Akidenin Önemi ve Toplumların Ona Olan İhtiyacı
Şüphesiz doğru akidenin ferd ve toplum hayatında çok büyük önemi vardır. İşte bundan dolayı Rasülullah sallallâhu aleyhi ve sellem Mekke’de kaldığı on üç yıl boyunca insanları Allah’ı birlemeye ve her türlü şirk,
bid’at ve hurafe pisliğinden arınmış bir şekilde ibadeti yalnızca Allah’a has kılmaya çağırmıştır.
Rasülullah sallallâhu aleyhi ve sellem ne zaman bir topluluğa bir dâvetçi gönderse, ona o topluluğu önce Allah’ı birlemeye ve şirki terk etmeye davet ederek başlamasını emrederdi. Nitekim Mu’âz b. Cebel (18/639) radıyallahu anh’ı Yemen’e dâvetçi olarak gönderdiğinde: “Sen Ehl-ı' Kilâb’dan bir kavme gidiyorsun, onları kendisine dâvet edeceğin ilk şey “Lâ ilâhe illallah ” şehâdetinde bulunmaları olsun (Bir rivâyette de: Allah ’: tevhid etmeleri -birlemeleri-olsun) (SAHİH HADİS). Buhârî (No. 73 72) Abdullah b. Abbâs radı'yallâhu anhumâ’dan.
Şayet onlar bu hususta sana itaat ederlerse; kendilerine Allah ’ın onlara her bir gün ve gecede olmak üzere "beş vakit namaz ” farz kıldığını bildir. ” (SAHİH HADİS): Buhârî (No. 434 7) Müslim (No: 19/29) ve diğerleri Abdullah b. Abbâs radiyallâhu anhumâ’ dan.
şeklindeki tavsiyesi bunu göstermektedir.
İslam’ın diğer rükünlerinden önce tevhide davet ederek başlaması tevhidin öneminden ve insanların tevhide olan ihtiyacından kaynaklam maktadır ki, bu hususu aşağıdaki şekilde özetlemek mümükündür:
lDoğru akide toplumun yapısının, doğruluğunun, mutluluğunun ve _ Slıçtan uzak olmasının temelidir.
2Doğru akide kişinin gidişat ve düşüncesinin doğru olmasının _ sebebidir.
3Doğru akideyle canlar ve mallar korunur.
4Doğru akide amellerin kabul edilmesinin sebebidir.
5Doğru akide cennete girmenin ve cehennemden kurtulmanın sebebidir.
Tevhid, Beşeriyetin (İlkin Hep Birlikte Üzerinde Bulundukları) Temelidir
İnsanlar ilkin, Allah-u Teâlâ onları yarattığından beri, tevhid ve hak din üzere bulunuyorlardı. Şirk, daha sonra ortaya çıkmıştır. Şirkin başlangıcı, Nüh kavmindeki bazı kimselerin kavimlerine mensup sâlih kişiler hakkında aşın gitmeleri sonucu bu sâlih zâtlara ibâdet etmeleri
hadisesine dayanır. Allah-u Teâlâ şöyle buyurmuştur:
(İnsanlar bir tek ümmet idi. Sonra Allah, müjdeleyici ve uyarıcı olarak peygamberleri gönderdi.) (Bakara, 2/213)
(İnsanlar aslında sadece bir tek ümmet idi, sonradan ayrılığa düştüler.) ( Yünus, 10/19)
Allah Azze ve Celle kudsî hadiste şöyle buyurmaktadır: “Kullarımın tümünü hanifler olarak yarattım. Şeytanlar onlara geldiler ve onları dinlerinden uzaklaştırdılar. Onlara helal kıldığımı haram kıldılar ve onlara hakkında hiçbir delil indirmediğim şeyleri bana ortak koşma/artııı
emrettiler. ”(SAHİH HADİS): Müslim: 2865 63) 'İyâz b. Himâr el-Mücâşi radiyallâhu anh'den.
Abdullah b. Abbâs (68/687) radiyallâhu anhumâ şöyle demiştir: “Adem ile Nüh arasında on asır vardır. Bu on asırda yaşayanların hepsi İslam üzereydiler.” SAHİH ESER ) Taberi "et tefsir" (no:4051, Bakara Süresi 213 nolu âyetin tefsiri)
Allah-u Teâlâ Nüh aleyhi 's-seıâm’ın kavmi hakkında şöyle buyurmuştur:
(Dediler ki, sakın ilâhlarınızı bırakmayın. Ne Vedd’i, ne Suvâ’ı, ne de Yağüs, Ya’ük ve Nesr’i; asla bırakmayın! Böylece onlar gerçekten birçoklarını saptırdılar. [Mademki öyle yaptılar, ey
Rabbim!] Sen de bu zalimlerin ancak şaşkınlıklarını arttır!» (Nü/ı, 71/23-24)
Seleften bazısı şöyle demiştir: “Vedd, Suvâ’, Yağüs, Ya’ük ve Nesr Adem ile Nüh arasında yaşamış sâlih kimselerin isimleriydi. Öldüklerinde onlara uyan, onların yolundan giden kimseler vardı. Onlar önceleri bu sâlih kimseler gibi ibadet ediyorlardı. Daha sonra şeytan onlara geldi ve “onların resimlerini çizerseniz ibadete daha istekli ve daha şevkli olursunuz’ dedi. Onlar da şeytanın dediğini yaptılar. Onların ardından başka bir topluluk geldi. Şeytan onlara “sizden Öncekiler onlara ibadet ediyorlardı.’ dedi. Onlar da bunun üzerine onlara ibadete koyuldular.” ((Nuh, 71/23) âyetinin tefsiri hakkında İbn Abbâs radiyallâhu anhumâ'nın sözü için bk. Buhârî No:4920). Ayrıca selefin sözleri için bk. Taberî ”Tefsîru’t-Taberî” (12/253-255); İbnu 'I-Kayyim “İğâsetü'l-Lehfân” (2/294-295); İbn Kesir “Tefsiru-l Kur'âni'l-'Azîm" (4/454-455); Suyutî “ed-Durru ’l-Mensur” (6/42 7-428).))
Alıştırmalar
1-Akidenin sözlük ve terim anlamlarını yazın.
2-Doğru akidenin önemi nedir? Deliliyle birlikte yazın.
3-Niçin Rasülullah sallallâhu aleyhi ve sellem on üç sene boyunca insanları tevhide ve akideyi düzeltmeye davet etmiştir?
4-Aşağıda gelen cümlelerin doğru olanını seçin:
a) İslam dini kolaylık dini olduğu için Rasülullah sallallâhu aleyhi ve sellem akideyle davetine başlamıştır.
b) Çünkü Rasülullah sallallâhu aleyhi ve sellem’e bazı sahâbeleri böyle yapmasını söyledikleri için akideyle başlamıştır.
C) Doğru akide, toplumun doğruluğunun ve mutluluğunun temeli olduğu için böyle yapmıştır.
(((Pratik Akaid Dersleri Kitabından Alıntıdır)))
Yorumlar
Yorum Gönder