Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat Nezdinde İlim Elde Etme Yolları
Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat ahkâm, akâid ve dini işlerin hepsinde ilim elde etme hususunda iki esas kaynağa dayanır:
1-Kur’ân-ı Kerîm: Çünkü Allah-u Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
(Ayrılığa düştüğünüz herhangi bir şeyde hüküm vermek, Allah’a mahsustur.? (Şürâ, 4 2/10)
Yine şöyle buyurmaktadır:
(Rabbinizden size indirilene [Kur’ân’a] uyun.) (A 'raf 7/3) 2Rasülullah sallallâhu aleyhi ve sellem’ln Sünneti: Onun sünnetinin tamamı vahiydir. Nitekim Allah-u Teâlâ şöyle buyurmaktadır:
“(O kendi hevâ ve hevesiyle konuşmaz. O [bildirdikleri] kendisine vahyedilen bir vahiyden başkası değildir.) (Necm, 53/3-4)
Yine şöyle buyurmaktadır:
(Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Peygambere itaat edin ve sizden olan emir sahiplerine de. Eğer bir hususta anlaşmazlığa düşerseniz -Allah’a ve âhiret gününe gerçekten inanıyorsanızo hususu Allah’a ve Rasülüne götürün [onların talimatına göre halledin]; böyle yapmanız hem hayırlı, hem de netice bakımın
dan daha güzeldir.) (Nisâ, 4/59) Yine şöyle buyurmaktadır:
(Allah ve Rasülü bir ışe hüküm verdiği zaman, mümin bir erkek ve kadına o işi kendi isteklerine göre seçme hakkı yoktur. Her
kim Allah ve Rasulüne karşı gelirse, apaçık bir sapıklığa düşmüş olur.) (Ahzâb, 33/36)
Rasülullah sallallâhu aleyhi ve sellem de şöyle buyurmuştur: "Ey insanlar! Onlara sıkı sıkıya sarıldığınız sürece kesinlikle sapıtmayacağınız iki şey bıraktım aranızda: Allah ’ın kitabı ve Peygamberinin sünneti. ”(muvatta 2/687)
Yine O sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: “Benim sünnetimden yüz çeviren benden değildir. ”(Buhari No:5063)
Akâid ile İlgili Hususlarda Ahad Hadislerle” Amel Etmek
Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat Peygamber Efendimiz sallallâhu aleyhi ve sellem’den sahih olarak ulaşan her hadisin kat’i olarak kabul edilmesi, ona
inanılması ve amel edilmesi gerektiğini kabul etmektedir. Hadisin tevâtür derecesine ulaşmış olması yahut âhâd olması arasında herhangi bir fark yoktur. Yine hadisin itikâdî veya amelî (fıkhî hükümlerle ilgili) konularda olması da aynıdır.
Haber-i vâhidin kesin ilim ifade ettiği ve hüccet olarak kullanılabileceği hususuna Allah-u Teâlâ’nın şu fermanı delil olarak gösterilebilir:
(Bununla beraber müminlerin hepsinin topyekün sefere çıkmaları doğru değildir. Öyleyse onların her kesiminden bir taife dinde [dini ilimlerde] geniş bilgi elde etmek ve kavimleri [savaştan] döndüklerinde onları uyarmak için geride kalmalıdır. Umulur ki sakınırlar.) (Tevbe, 9/122)
Allah-u Teâlâ geride kalan gruba dini hususlarda geniş bilgi sahibi olmalarını ve ardından da kendi kavimlerini uyarmalarını emretmiştir. âyetteki “tâife/grup” kelimesi Abdullah b. Abbâs radiyallâhu anhumâ’nln dediği gibi bir kişi için de pek çok kişi için de kullanılır.“ (Taberi tefsiri 6/512/517)
Şayet âhâd haber delil olarak bir anlam ifade etmeseydi bir kişinin kavmini savaştan döndüklerinde uyarrnasının da bir anlam ve değeri olmazdı.
Rasülullah sallallâhu aleyhi ve sellem sahâbeden birini şehir dışına veya kabilelere, İslam’a davet etmek, husumetleri gidermek, zekât toplamak için veya başka sebeplerle gönderirdi. O sallallâhu aleyhi ve sellem, Ali b. Ebî Tâlib (40/660) radiyallâhu anh’l Yemen’e kadı“ (Buhari 4351)
Mu’âz b. Cebel” (Buhari 1458)
(18/639) ve Ebü Müsâ el-Eş’arî (Buhari (3038) (44 veya 50/ 664 veya 670) radıyallahu anhumâ’yı lslâm dâveteisi ve zekât toplama memuru. Mus'ab b. “Umeyr (3/624) Radiyallâhu anh’ı da Medine'ye öğretici olarak" (Buhari 3924) göndermiştir
Eğer bu sahâbîlerin bıldırdıkleri âbâd haberler dclıl olmasaydı. bılgı ifade etmese ve bu bilgiyle amel etme gereklılıgi dogunnasaydı bu görev. lilerin gönderilmesinin de hiç bir faydası olmayacaktı. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de onların hükümlerini ve haberlerini işleme koymazdı.
Doğru inançtan sapmanın Sebepleri
Doğru inançtan sapmanın sebeplerinden bazıları şunlandır:
1-Doğru inancı bilmemek. detaylarını ve şer’i delillerini öğrenme hususunda gerekli gayreti göstermemek.
2-Bâtıl bile olsa ataların ve mensubu oldukları kavmin inançlarına bağnazca bağlı olmak.
3-Velileri ve salih kimseleri sevmede aşın giderek onlan sahip oldukları mertebeden daha üst seviyeye çıkarmak ve Allah-u Teâlâ'dan başka kimsenin sahip olamayacağı sıfat ve fiilleri onlara vermek.
4-lnsanın kudretine ve Allah-u Teâlâ’nın insana bahşettiği ilim, bilgi ve buluşlara aldanmak. Bununla beraber Allah'ın kapsayıcı kudretinden ve geniş ilminden, insana her şeyi O’nun verdiği gerçeğinden gafil olmak.
5-Anne-babanın, toplumun, eğitim ve iletişim vasıtalarının dejenere olması.
Sâlih İnsanların Doğru Akideyi Savunma Çabalarından Örnekler
Allah-u Teâlâ rahmeti ve hikmetinin gereği olarak bu ümmetin dininin ve inancının bozulan kısımlarını düzelten âlimleri ortaya çıkarmıştır. Bu bozulma tarih boyunca insanların risâletin izlerinden uzaklaşmaları, cehaletin artması, bid’atlerin yayılması sebebiyle olmuştur.
Bu bu üstün şahsiyetlerin bazıları şunlardır:
# Ebü Bekir (13/634) radiyallâhu anh: Araplardan bir kısmının dinden çıktıkları zaman.
(Buhari 1399)
# Ömer (23/643) radiyallâhu anh: Müteşâbihâta dalan adama karşı tavrıyla. (Taberi tefsiri Enfal 1. ayetin Tefsiri)
# Ali (40/660) radı'yallâhu anh: Kendisi hakkında aşırılığa gidenlere (Zehebi "Mizanu'l İ'tidal" 2/426 No: 4342) ve hâricîlere (Beyhakî "es-suneni Kübra" 8/173) karşı kesin tavrıyla.
# Abdullah b. Ömer (74/693) ve Abdullah b. Abbâs (68/68 7) mdiyaı. Idha anımın: İlk ortaya çıkan Kaderîlere verdikleri cevaplarla20
* Bunlardan sonra gelen yol gösterici âlimler:
# Hasenü’l-Basıî (I 10/728), imâm Ebü Hanîfe (ISO/767).
# imâm Mâlik (! 79/795), imâm Şâfi'î (204/820), Dârimî (255/869),
# Ahmed b. Hanbel (241/855),
# ibn Huzeyme (311/923),
# Ibn Batta (387/997),
# İbn Mende (395/1005),
# ibn 'Abdilberr (463/1071),
# Şeyhu’l-İslâm İbn Teymiyye (728/1328),
# öğrencisi İbnu’l-Kayyim (751/1350) ile bid’at ve kelâm ehlini ve sapık fırkaları reddeden diğer âlimler.
.:. Sonra son asırlarda, bid’atler ve sapıklıkların yayılıp heryeri kaplamasından sonra Allah bu ümmete dinini yenileyen bir müceddidi nasip etti. Bu müceddid Sünnet’in yardımcısı Muhammed b. Süleymân et-Temîmî’dir (1206/1792) Allah kendisine rahmet etsin. O’nun mübârek davetiyle Allah-u Teâlâ Arap yarımadasını bid’atlerden temizledi. Ayrıca Allah-u Teâlâ onun bu daveti vesilesiyle diğer müslüman ülkeleri de bu doğru akideden faydalanmayı nasip etti.
Aynı şekilde Şeyh Muhammed es-San’ânî (1182/1768) ve Şevkânî (1250/1834) de bu üstün şahsiyetler içinde zikredilmelidir.
Alıştırmalar
lSelef-i Salih’in, akidenin elde edilmesi hususundaki anlayışı nedir?
2Akâid konusunda âbâd hadisleri delil olarak almanın ve bu hadislerle amel etmenin hükmü nedir?
3Doğru akideden sapmanın üç sebebini söyleyin.
4Aşağıda gelen cümleler içinde doğru cevaplı cümleyi sebebini de söylemek kaydıyla seçin.
a) Akide isabetli görüş ve sağlam ictihadla sabit olur. b) Akide sadece Kur’ân-ı Kerîm’de gelenlerle sabit olur.
c) Akide tevkîtîdir, (yani) sadece şâri'in bildirdiği delil ile sabit olur.
5-Doğru akideden sapmanın sebeplerini ' şu metinlerde faydalanarak belirleyin:
a) Allah-u Teâlâ şöyle buyurmuştur: Onlara Allah ’ın indirdiğine uyun, denildiği zaman onlar, 'Hayır! Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız ’ derler. Ya ataları akledemiyor, hidâyete de (doğruya da) eremiyorlarsa?!)
b) Allah-u Teâlâ şöyle buyurmuştur: Dediler ki, sakın ilâhlarınızı bırakmayın. Ne Vedd ’i, ne Suvâ yı, ne de Yağüs, Ya ”ük ve Nesr ’i; asla bırakmayın!
C) Rasülullah sallallâhu aleyhi ve sellem Şöyle buyurmuştur: “Her doğan çocuk ancak İslam fıtratı üzere doğar. Sonra anne
babası onu Yahudileştirir veya Hıristiyanlaştırır ya da Mecusîleştirir. ”
6-Yoldan çıkıp sapıtan ve dinde bid’at çıkaran kimselerle mücadele eden ıslahatçılardan bazılarını söyleyiniz.
Yorumlar
Yorum Gönder